22 Aralık 2008

ah!

hafta sonu gittigimiz dogum gunu etkinligi faciaya donusebilirdi. donusmesede aramizda efsanelesti. ilk olarak taksim emek sinemasinin arka sokaginda pi'nin sahibinin aldigi mekanlarda oturup sohpet ettik. cok keyifliydik. bu keyfi tanidigimiz bir arkadasin mekanina giderek taclandirmak istedik. icersi hinca hinc insan dolu bir yermis meger. kalktigimiza pisman oldum.
ilerleyen saatlerde arkadasim islak zeminde dengesini kaybedip yerden 30 cm yuksekligindeki bardak dolu masanin ustune dustu. kalktiginda elini gosterip kestim deyince baktim eli kan icinde ama kesigi karanliktan goremiyorum.
(bu arada yanan flash isiklar anı kare kare gormemizi ve bir film sahnesini andiriyor.) sonra yuzum dedi. yuzune baktim alninda 3 yer, goz kapaginda da 2 yer kesilmis. insan sevdiklerini boyle gormeye dayanamiyor. yinede sogukkanli davranip kagit mendillerle tampon yaptik. baska kesikler varmi diye gormek icin yuzunu temizledik. allahtan yoktu ama durmayan bir kan akisi vardi oda beni endiselendirmeye yetti zaten. durum hastanelik, ama alkolden midir yoksa endiselendiginden midir bilinmez bir turlu ikna edemedik. fazla israr etmedik birde ustune tartisma ciksin istemedim. esasen benim ailem dizisindeki meliha'nin mertcan'a ilac icirdigi sahne gibi yapip guclu bir anne edasiyla dogru hasteneye deyip, kulaktan tutup goturmeliydim.

16 Aralık 2008

iki tık


bazen sinirlenmekte hakli oldugumu dusunuyorum. o kadar ki gece uykularinda bogmak istedigim musterilerim var. iki parca is icin beni satinalmis edasiyla iki tık saga iki tık sola yapanlari tokat ve tukurukle asagilamak istiyorum. zira kendimi oyle hissetiriyorlar. ben insanlari bu kadar mesgul etmeye utanirim. bi ayakkabi hadisesi de ben istiyorum hayatima girsin...bilmem ne kadar avukat kapimda kuyruk olsun beni savunsun vs...

14 Aralık 2008

istek

yarin sanirim hayatimin buyuk sinavlarindan birini verecegim cunku yarin ise gitmek istemiyorum!!!

alinti: kursat basar

"eger, hayatimizin herhangi bir an'ina gidip orada sonsuza dek kalacaksiniz deseler yalnizca iki seyden birini secmek isterdim.
Biri, o cocuklugun bahcesindeki agacin dalina asılı salincakta sallanırken...
öteki, butun hayatim boyunca en cok sevdigim adamla öpustugum ilk gun...
herkes asik olmanın ortak dilini bulup yazmaya calisiyordu.
ama aslinda bu kadar basitti iste; birini optugunde salincakta sallanir gibi hissediyorsan asiksin"
kursa basar/basucumda muzik

korkarim bundan sonra surekli alintilarla devam edecegim yazilarima:( uzgunum cunku elle tutulur bi sevdicegim var onunla da son zamanlarda kavga gurultuden baska bisey yok gibi anlatacak. kendimi dunyadaki butun iliskileri bitirmis, sevgili dalinda mastir yapmis kadar kidemli hissediyorum. zaten guncel hayatimdan yazsamda iliskiden alintilar yapmis olmayacak miyim? düz mantikla bu alinti hayatin bi parcasidir demek gibi...-lar -ler vs.

30 Kasım 2008

nerden nereye

karmakarisik aklim dogruyu soyletmiyor olmali bana. yoksa benim dusunmeye cekindiklerimi duymazdim. para ele gecirmis butun hisleri. telefondaki mutlu bir sesi "tasinmak icin nakliye ucreti" karsiliginda satin alabiliyoruz mesela. yada nakit liralarla gidilen kayak macerasi... 1 hafta sevgi dolu bakis yada cilve vs olarak geri donuyor. yani ne kadar para o kadar köfte! sonuc bu mu? oysaki iyi gunde kotu gunde biseyler paylasip, dertlesip, konusup, guldugumuz insan degil midir sevgili?
cevap: degildir!

dunku konusmamalardan sonra ne kadar cok dusunecek seyim olmus yasasin. zinhi parasal konular ve hayat mesgalesiyle dolu bi o kadarda bana karsi bos olan umarsiz bi sevdicegim var, en sevindiriciside bu olsa gerek. ben seni kendine gel diye silkelemek isterken sen bi anda bu kadar kirici nasil olabildin? diyip yuzune tokati yapistirmak istiyorum. ayni zamanda hic umursamayip kayitsizi oynamakta istiyorum. ama bu kadar bezmis bir adami bu durum ne kadar etkiler yuzume gozume bulasir mi? o da muamma. birakip hic bisey yokmus gibi davranamam. bu olmazlarin en birincisi. yarini iple cekmiyorum ama meraktayim. hemen yarin olsun istiyorum. gereksiz asaleti yuzunden yigitlige bok surdurup aramaz bilirim. ama yarin kacamaz konusmalardan.

gerginlik beni huzursuz ediyor. ve ne zaman huzursuz olsam ustune gider konuyu iyice deşerim. karsimdakinin ne istedigin onemsiz o an. ben zihnimi rahatlatmaliyim tek odaklandigim bu. bencilce! bosver buda benden olsun.

kalbim kirilmis. simdi onun umrunda midir? hic aklina geliyor mu soyledikleri? bi cirpida yillanmis iliskiyi ben boyleyim mutsuzun tekiyim begenirsen al ye, yemezsen at cope dediydi hatirliyor mu? yoksa tv karsisinda pinekliyor mu? (meraktayim)

bu seferki kotununde kotusuydu. tamir olmayacak uzuuuun zaman. beni devam edebilecekmiyiz?lere kadar getirdi. belkide basak-terazi gercekten iliskide basarisizdir. istiyorum ki benim gibi olsun. beni hayatinin icine yapistirmasin. ben ayri bir gezegen olmaliyim. gunun stresleri benim kadar etkili olmasin. hic bisey benim kadar oyalamasin, sevindirmesin, uzmesin. benim icin boyleyken cok mu sey istiyorum?

28 Kasım 2008

elma+z durumlari

"cavlan cookies"
gecmisten gelen arkadaslar konusunda deneyimliyim. liseden vs gelen arkadaslarimla universitede baglarimiz koptu. biraz benim birazda onlar yuzunden. Ve nasilsa simdilerde karsima bir bir cikiyorlar.
boyle bir durumu nedense erkek arkadaslar pek idrak edemiyorlar. ne zaman ben bilmem kimle bulusmaliyim bugun gorusmeyelim desem;
"kim o? daha once neden duymadim? ne gerek var simdi? zaten simdiye kadar gorusmemissin?" ler... biseyler biseyler...

24 Kasım 2008

sarhosun mektubu meyhanede okunur

dun minibus maceralarimin en nadide parcasini yasadim. sofor sarhos bir yolcuyu aldi sonrada tekmeleyerek indirdi. adam o kadar sarhoski kendini bile tanimiyor.
soforun yanindaki motor kapagi ustune oturup bir avuc parayi alip cebe indirince o gencten cocukta birak! dedi refleks olarak. dinler mi? adam dut gibi.
sonra indirme cabalari... direnmeler.... kufurler... trafik karmasasi... disardan esnaf destegi... yasli yolcularin "evladim sen akli basinda olup yolcudan sorumlu olacaksin, cek karakola!!!" serzenisleri falan. gencten adamda cevval cikti. asariz, keseriz diyerek cizilen karizmasini duzeltmeye calisti. bizse her zamanki turkluk gudusuyle kenetlendik.

21 Kasım 2008

cuma

cavlan'in pastasi!
bugun gercekten yazacak biseyim yok. hersey cok yolunda. sevdicegim saglikli ve sevgi dolu, ailem oyle, is arkadaslarim oyle... işim her zamankinden daha eglenceli vs. boyle de olunca bisey yazilmiyor, biraz aksilikler olmali sanirim.
*gmailin yuzu degismis sabah onu gorunce "Aaaa ne guzel olmus bu be" dedim.
*yeni bir yazilim gelistirilmis. ismi dikte! konustuklarini yaziya cevirip ekrana yansitiyor. aksam onu ogrendim ve bayildim zira cok isime yarayacak.
*dekoratif pasta resimleri koleksiyonum yaklasik 200 resim oldu. buda guzel. en iyisi yeni bir blog olusturup onlari yayimlamak.

19 Kasım 2008

gereksi+z

nedense etrafimda yaslandiktan sonra ayrılan cok cift var. erkekler yaslandikca tuhaf bi sekilde yalniz kalmaya calisiyorlar sanirim. halbuki aksi olmasi gerekmez mi? yaslanmissin yalniz kalip oturup ölmeyi mi bekleyeceksin? "kahramanlar yalniz ölür" bu olsa gerek. kadinlar daha muhtac hissediyor olabilirler, erkekler daha kucukten kahramanlik duygulariyla buyuyorlar belkide ondandir.
butun masallarda prensler, gucluler, butun prensesler emrine amade. biraz buyuyup okul baslayinca ne olacaksin diye sorunca asker! sanirim sartli refleks bu. oysaki kadin evliliginin ustunden artik 20 yil gecmis ve terk edilmisse "kahramanlar yalniz olur" degil, "kirkindan sonra azani tenesir paklar" diyor.

17 Kasım 2008

sabah geyiklerim

uyudum uyandim cumartesi, uyudum uyandim pazar, uyudum uyandim pazartesi... ne bu simdi? butun hafta tamda oldugu saat kadar hissettiriyor kendini ama hafta sonu 3 saat kadar kisa! ben bu pazartesiler yuzunden bunalima girecegim anlasilan.
hic stresi, sorumlulugu olmayan bir canli varmi acaba? insandan baska ne olsaydim mesela?
masa? onun bile kendine gore stresi var, yok cizdiler mi ustumu... yok bisey döküldü mu?
kus? oda berbat bisey hadi diyelim marti oldun, kim sabah kahvaltisi icin buz gibi suya girecek, gecelim onu hadi diyelim metropol kususun denizi b*k goturuyor, ugras dur kargalarla! yok kardesim buda kotu, hatta insan olmaktan bile meşakkatli bir is, takdire şayah hayvanlar. ben en iyisi fil olayim, hem insan kadar yasayan baska canli var mi? hevesim kursagimda kalmaz boylece. hem filler aile olarak yasiyor buda bi avantaj. bebeklik donemini atlattik mi allah kerim bi daha. yada oyle mi?

9 Kasım 2008

kimse sevgilisine soylemesin blog yazdigini


ya bu "sevgililerin bloglardan haberi yok" durumu nedir? gercek mi bu? okudugum bloglardan hatta kendimdende bildigim uzere kimseler sevgililerine soylemiyormus bloglarini. bir ben var benden iceri hali. ne bu guvensizlik?
hergun daha cok blog okuyorum. benimde bilmedigim bir blog cikarmi karsima diye. kendime kastim ne?
soyliyim gitsin canim!

elma+ze hali

yasasin kere yasasin! ne kadar kotu ve acimasizim. hic hakkim yokken son derece buyuk bir kustahlikla cemkirip, tartismayi yarim birakip, telefonu sinir harbi seklinde kapatabiliyorum.

belkide hakliyimdir, bu kadar yogunken bunu olcemiyorum.

belkide degilimdir, bunlarin hepsi teraziyim diyedir.

cizgi film



7 Kasım 2008

dede

ah benim dedecağızım!
benim calistigim yerin 2 tane giris kapisi var. biri apartman, digeri sokak kapisi. ust kattaki dairede oturan yaşlııı bir dedecağaz vardi. sabahlari ekmek almaya ciktiginda bacaklarındaki agri yuzunden apartmanin etrafindan dolasamaz bizim mekandan gecerdi. gecerkende 1001 türlü dualar ederdi... allah sizden razi olsun, sihhat afiyet versin vs diye.
ölmüs amcam! cok uzgunum!

6 Kasım 2008

gel batman! gel de halimize gül!

BATMAN Belediye Başkanı DTP'li Hüseyin Kalkan, dünya gişe rekorları kıran 'Batman' filminin yönetmeni Christopher Nolan'a, Batman şehrinin adını izinsiz kullandıkları gerekçesiyle dava açmaya hazırlanıyor.

BATMAN Belediye Başkanı DTP'li Hüseyin Kalkan, dünya gişe rekorları kıran 'Batman' filminin yönetmeni Christopher Nolan'a, Batman şehrinin adını izinsiz kullandıkları gerekçesiyle dava açmaya hazırlanıyor. Kalkan, "Davayı önümüzdeki süreçte filmin çekildiği ABD'de açmayı planlıyoruz" dedi.

ABD'li yönetmen Christopher Nolan'ın yaptığı 'Batman' filminin adının Batman şehrine ait olduğunu ve isim hakkının da kendilerinin olduğunu savunan Başkan Kalkan, konuyla ilgili hukukçuların çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Kalkan, şunları söyledi:

"3 yıl önce Yılmaz Güney Sinema Salonu'nu açarken, dünyada gişe rekoru kıran Batman filmiyle açmayı planlıyorduk. Fakat sinemanın adı Yılmaz Güney olduğundan usta oyuncunun filmiyle sinemamız açıldı. Dünyada bir tek Batman var. ABD'li film yapımcıları ilimizin adını bizden habersiz filmlerine yansıtmışlar. Batman'ın adını kullananlardan davacıyız. Bu davayı gerekirse de ABD'de de açacağız."

2 Kasım 2008

avatar: The Last Airbender

begeniyle takip ettigim diziyi burda nasil anlatmamisim hayret! hemen arayi kapatiyorum vee..
hafta sonlari guzel uykumdan uyanip beni tv karsisina çakan diziyi cnbc-e iftiharla sunar: AVATAR The Last Airbender. en kotusu 2 ileri 1 geri taktigiyle yayimlaniyor olmasi, yani izledigim bolumleri tekrar tekrar izledigim oluyor kuskusuz. demek ki hala izlemeyenler icin bir umut var. siddetle tavsiye ederim. fena surukleyici.

vikipedi den dizi hakkinda bilgi:
Avatar: Son Hava Bükücü (İngilizce: Avatar: The Last Airbender), ABD kaynaklı animasyon televizyon dizisidir. Şu anda Nickelodeon'da ve CNBC-e'de yayınlanmaktadır. Asya etkileri taşıyan dövüş sanatları ve elementel sihir etrafında dönen "Avatar Aang" ve arkadaşlarının dünyayı acımasız Ateş Ulusu'ndan kurtarmak için çıktıkları macerayı anlatır. Dizinin senaryosu bir kitap serisi olarak yazılmıştır. Her sezon bir "kitap" ve her bölüm bir "bölüm" olarak tanımlanır. İlk olarak Kasım2004'te yayınlanması planlanan dizi ancak 21 Şubat 2005'te TV'de gösterilmeye başlamıştır. Dizi ayrıca DVD olarak piyasaya çıkmıştır. Michael Dante DiMartino ve Bryan Konietzko yapımcı ekibin başındadır. Dizi, NickToons'da 6-11 yaş arası grubun dışında da çok yüksek reytinglere ulaşmıştır. 4,5 milyon izleyici, dizinin bir bölümünde topladığı en yüksek izleyici sayısıdır. Dizinin bu büyük başarısı üzerine 2. ve 3. sezonun siparişi de verilmiştir. 3. Sezon ABD'de başlamış ve 2008 yılında bitmiştir. Dizideki kahramanların oyuncak figürleri, bilgisayar oyunları, kart oyunları v.b. satışa sunulmuştur. 2008 yılının şubat ayından itibaren de Türkiye'de 3. kitap gösterime girmiştir.Amerika'da gösterime giren "Sozins Comet" (Sozin'in Kuyrukluyıldızı) adlı bölümle dizi sona ermiştir. Ama Bazı Amerikan Dergilerine Göre 2009 da Mini Bölümlerle Devam Edecek ve büyük ihtimalle 2009'da 4. sezon başlayacak.

30 Ekim 2008

daliden etkilenmek

daglarda cobanlik yapan paris neden afrodit'i secmistir? Sanırım bu soruya afrodit'in dalgalarin kopugunden dogmus oldugunu yanit olarak verebiliriz. Bir dag cobaninin deniz kokulu ve beyaz tenli afrodit'ten etkilenmesi doganin bir secimi degil midir?
ask tanricasinin kollariyla ne yaptigi tartismalarina salvador dali de katilir. heykelin bir suru kolu oldugunu soyleyen unlu ressam, onlarla ne yaptigini ise soyle aciklar: "vucudunun belli yerlerindeki cekmeceleri aciyordu. Bu cekmecelerinde ise onun ruhu vardi."

sunay akin/istanbulda bir zurafadan

16 Ekim 2008

satılmış

isimlerden konusuyorduk. satilmis isminin garipliginden bahsettik. sonra hic bilmedigim o gizemli hikayeyi, satilmis isminin buyusunu ogrendim. bir insan evladina neden satilmis demek isterki? o cocugun psikolojisi ne olacak? hicmi okula gitmeyecek vs?
soyle ki; meger cocugu olmayan kadin bir turbeye biseye gidip adarmis cocugum olsun diye. adaktan sonra dogan cocugunada satilmis ismini koyarmis...
isimsiz biyerde o cocuk, adak gerceklesti ve dogdu. adı: satilmis.

haber

15 Ekim 2008

göbek adım: garip

bugun cok sıkıldım isten_güçten! o kadar ki kalktim ayaktan ekranima oylece bakiyorum. (bkz. ilgili resim) yanimdaki uyandirdi iyimisin garip biseymi var diye.
ne diyosun garip benim gobek adim.
(hayal)
ben: cok sıkıldım, hem aklimada bisey gelmiyo... cikip biraz gezicem bi kahve icer gelirim, belkide gelmem.
patron: tabi! siz nasil isterseniz. hatta yarinda istirahat edin. sonraki gun gorusuruz.

inanma onunsuzda kalma+Z

bu ne ya? tnn, turk nokta net oldugundan beri hakkimda tek iyi kelime yazmadilar. her gun burcumu okumadan ise baslamam cumle alem bilir. patronum bile. bu seneleeeerdir boyle. sureklide ayni kanaldan okurum. simdi yorumcusu degisti saniyorum. yeni gelende felaket tellali. bu kadar da olmaz artik mahkemeye versem kazanirim.

13 Ekim 2008

dexter, mango falan filan

Ben istedigim kadar begenmeyip, istemeyip, elestireyim... ama bu diziler yinede hayatima iyiki girmisler. hatta su anda bel kemigini olusturuyorlar. cunku “herseyden elimi-etegimi cektim” tribindeyim. sadece para harcarsam sonbahar sendromu duzelir sanip su ana kadar gordugum “dibimin dustugu” en sahane kabani aldim.
kendime not: foto cek yayinla. (mango)
bakiniz: vikisozluk dibi dusmek.sikayet ede ede girerim mangoya... genelde urunler izdihama ugradigindan ya dugmeleri kopmus yada sokulmus hatta iplikleri cikismis falan olurlar.
bu bile ben begenmissem almaya engel olmaz. zaten alipta yakasini kesmeden dugmelerini degistirmeden etegini sokmeden giydigim bisey hatirlamiyorum. burdan ne kadar sacakli oldugum dusunulmesin sadece begenmedigim yerlerini begendigim aksesuarlarla degistiriyorum.

9 Ekim 2008

nutkum tutuldu! vs.

Victoria Beckham’ın topuksuz çizmeleri
Victoria Beckham, New York’ta katıldığı bir davette hayranlarını şaşırttı. Ünlü yıldız topuksuz PVC çizmeleriyle tüm ilgiyi üzerine çekti. Üstelik çizmeler yerden 15 cm. yüksekteydi.

5 Ekim 2008

YAPMA!

erkekler telefonda sunu yapmasin:
1- telefonu "simdi playstation oynuyorum sonra konusuruz" deyip dinlemeden kapatmasın.
2- telefonda konusurken sepet havasi vererek kapatmasın.
3- susarak uzun bosluklar yaratmasin.
4- "hava berbat ben bugun evden cikmam vs." seklinde bahaneler soyleyip aslinda "ben bugun cocuklarla king oynayacagim, sen basinin caresine bak" demek istemesin.
5- hele havanin yagmurunu, karını hic bahane etmesin cunku bu kizlarin bahanesi!
6- bide butun bunlar fark edilip yuzune vuruldugunda "anlamadim ben simdi aramiz iyimi kotumu diye hic sormasın" TOKATI YESİN!

4 Ekim 2008

hayirsiz evlat ya da sıkılmak


annemler yazliktan sonunda döndüler ve ben de eve döndüm. (mecburen) simdi sıkıntıdan patliyorum. ama sanirim yavas yavas patliyorum cunku hala en bastaki siddette sıkılıyorum. daha fazla degil, az hiç degil. aklimdan "üff püff" ten baska bisey gecmiyor. ev sıkıcı.

22 Eylül 2008

Dubai’ye devinen bina geliyor (etkilendim)

Dinamik Kule adı verilen 80 katlı binanın her katında bulunan prefabrik dairelerin her biri de birbirlerinden bağımsız devinim halinde olacak. Böylece binanın şekli de sürekli değişecek.
Dubai’de dünyanın ilk hareket eden binasının inşasına yakında başlanıyor. Binanın mimarı David Fisher, “Bu kendi etrafında dönen, hareket eden ve şekli sürekli değişen ilk bina olacak.” dedi.

New York’ta projenin tanıtımı sırasında konuşan İtalyan mimar Fisher, “Bina hiçbir zaman aynı görünmeyecek, ikinci bir kez aynı şekle bürünmeyecek” diye konuştu.

420 metre yüksekliğindeki binadaki daireler, ses komutasıyla merkezi bir kolonun etrafında 360 derece dönüş gerçekleştirecek. Bu dönüş, her kat arasında bulunan toplam 79 adet rüzgâr türbininin sağladığı enerjiyle söz konusu olacak.

Ayrıca bu türbinler tüm binanın kullanacağı elektriği ve fazlasını da üreteceği için, bina enerji açısından dış kaynaklara gereksinim duymayacak.

Kendi eksenleri etrafında dönmeleri bir ila üç saat alacak olan dairelerin fiyatları da 3 milyon 700 bin ila 36 milyon dolar olacak.

Benzeri 70 katlı bir binanın da Moskova’da inşa edilmesi planlanıyor.

İtalyan mimar David Fisher, “Bu binaları, zamanın tasarladığı, hayatın şekillendirdiği binalar olarak tanımlıyorum. Bu binalar vizyonumuzu çepeçevre, yeni bir hayata doğru genişletecek” diyor.
Dinamik Kule’nin inşasının 700 milyon dolara malolması ve 2010 yılında yerleşime açılması planlanıyor.ntvmsnbc.com dan alindi, ayninsinin tipkisi.

21 Eylül 2008

sikayet


daha uykum acilmamis. oylece ekranima bakip ruhumu vucudama girmesi icin ikna etmeye calisirken. yanimdan soyle bir serzenis geldi.
"el insaf be kizim daha sabahin 9'u. bu copu ne zaman doldurdun boyle? gene butun ofisteki kagitlari atmissin!" (ofisboy)
saskinim.

17 Eylül 2008

estetik

haberde, estetik 18 yasindan once onerilmiyor deniyor.
"alooo ne diyosun sen uyan!" diyesi geliyor insanin.
onermeyeceksin, yasakla gitsin. artik 16-17 yasina basmis kizlarin babalari dogum gunu hediyesi olarak meme ve burun ameliyati veriyor.
cik sokaga hepsi ayni anadan dogma gibi burunlar, dudaklar vs.
(uzar bu)

11 Eylül 2008

Daha ne olsun ...

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin
Geceden hazır olsun, yarin ne giyeceğin
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine
Bak güzelim kahvaltının keyfine.
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin
Cık evinden neşeyle, karsına ilk çıkana gülümse,
Aydınlık bir gün dile
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, Ohh şöyle bir hafifle Bir güzel kahve ısmarla kendine,
Seni mutlu eden sesi duymak için alo de
Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın,
Hatta üşü hava soğuksa yürü,
Yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa,
Çocuk görürsen yanağından makas al..
Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,
Sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı,
Hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?
Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra,
Arayabilirsen ara Hatırlarını sor,
Öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak,
Yüzünde güller açtıracak..
Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..
Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları, bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil,
Vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde, dostların olsun
Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun..
Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!

Can Yücel
(bu siir sanki bu gezegene ait degil)

8 Eylül 2008

denetle bizi iso

iso bizi denetleyecekmis. bu bilgi dun geldi ve geldiginden beri hayatim kabus oldu. banka memurlari gibi oldum. her is icin 3 form doldurmak ne kadar buyuk bir zaman kaybi? aklim siddetle karsi cikiyo bu eziyete. isin kotusu simdi kendi kendime doldurmam gereken onca belgeyi biriktirmemeliydim diyorum. gunu gunune yapmak daha kolaymis meger. seytan diyor "GİT basımdan ISO git baskasini denetle!" diyip hepsini ne varsa cope at. bu yazi daha cok uzar ama ben kendimi tutsam iyi olacak.

7 Eylül 2008

guven-guvenme

surekli sorumluluklarindan sikilip birakan bir adam evlilik vaatleriyle suslenen iliskide ne kadar gelecek vaat eder?

sendrom


yine yataktan aglayarak uyandim. "uff yine mi pazartesi. ben ise gitmek istemiyorum... evlenip evimin kadini cocuklarimin anasi olmak istiyorum vs."
birde okul acildi. ise gelis daha da uzadi bugun. keske okul zamanlarima geri donseydim dedim sabah gelirken. akabinde bunun daha buyuk kabus oldugunu farkedip hemen bu dusunceyi uzaklastirdim aklimdan. ogretmenler, dersler, sinavlar, kizlarla kavgalar, cekememezlikler iyyy tam kesmekes.
neyse tam bir pazartesi klasigi oldu bu.
kolay gelsin cümbür cemaat!

14 Ağustos 2008

hahayt:)

otobuslu gunlerime yeni basladim ama cok cabuk benimsedim dunku hadiseden sonra otobuse binmek bana sanki seckinmisim gibi hissettirdi. o canim 17 numarali otobusun genisligi, insanlarinin huzuru, klimasi ve sessizligi herseyi harika. sinif atladim. daha yeni oldugum icin sabah gec kaldim ama olsun ben zaten hep gec kaliyorum.

13 Ağustos 2008

M 2693


cok sinirliyim. hatta dunden bile sinirli.
sabah her zamanki gibi kuyubasindan kartal istikametine giden minibuslerden birine bindim. hersey biz maltepe deki yol calismasina gelinceye kadar yolundaydi... adam araclarin biriktigini gorunce kaza oldugunu sanip sahil yolu yazmasina ragmen guzergahini degistirdi. hepimiz donduk nereye gidiyoruz diye. kucukyaliyi bilenler bilir, yol calismasinin ordan sahile dogru yonunuzu degistirirseniz dogru maltepeye sahile gidersiniz. benim inecegim yer kartal oldugundan bu beni etkilemez aksine hosuma gider sikildim minibus yolundan;)
maltepe sahilde ipini koparan minibus soforu gobekten donup geldigimiz yoldan ilerlemeye baslayinca kiyamet koptu. guc bela adama laf anlatip maltepe minibus yoluna cikmamizi sagladik. tabi butun sinirler gerildi sabah sabah. yetmezmis gibi minibus yolunda gereksiz beklemeler yapip ise gec kalma ihtimalini iyice guclendirdi.
sonucta oylede oldu 34 M 2693 plakali minibus soforu yaptigi (*!*/:!!!-bunlar bi cesit hakaret) gereksizliklerle ise gec kalmamizi sagladi.
burdan kendisini lanetle kiniyorum. allah onun bin turlu... diye baslayan cumleler kuruyorum.
komik olan sikayet etmiyor olmam. burdan yazinca sanki bir sey degisecek.
haa tabiki biseyleri degistirmeyi basardim. mesela soylene soylene ise yururken bir daha minibuse binmemeye karar verdim. ben pasa pasa giderim iett'm le.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...