22 Mayıs 2008

kabus-geveze


yuksekten cok korkmama ragmen, ahsap iskeleden yaklasik 1.5m araliklarla gerilmis halatlara tutunarak, 6 basamak asagiya inmem gerekti. cok yorucu ve sikintili bir is. ruyalarin uzun surmedigini soyleyenlere inat saatlerce ugrastim. zaten kosman gerekir kosamazsin, bagirmak istersin sesin cikmaz, yirtarsin kendini.. bu isler boyle.
gecen yaz gordugum kabuslarin yaninda bu hic bisey. son zamanlarda korkudan gece uyumamak icin kendimi oyaliyordum. karabasan denen seyi bilenler vardir. ortaokulda psikoloji dersinde konusu gecer. gunlerce ust uste boyle kabuslar gordukten sonra. is arkadaslarima sikintimi anlattim. biri bana bir muska verdi. "bunun icinde ne var bilmiyorum. kisa zamanda kendine geleceksin korkma tasi" dedi. o anda herseye inaniyor insan. hic yanimdan ayirmadim. oda kredi kartinin bedava verdigi ucak bileti sayesinde umre ziyaretinden sonra cok korkmus. yalnizken birinin surekli onu izledigi hissiyle yasamis. muskayi bu yuzden edinmis.
gercekmi, psikolojikmi bilmem ama sonraki gece rahat uyumustum.

18 Mayıs 2008

gittik

gecen hafta icinden beri tasinmaya calisiyoruz. evi bulduk. yasayabilmek icin birkac parca minder, battaniye, yastiklar ve giysiler goturduk... (zira hepimiz calisiyoruz) cepte para kalmadigindan esyalari diger evden getirme isini erteleyip rutin hafta sonu kahvaltisi icin disari ciktik.
yolda gelen telefon uzerine eski evde toplandik ve birden nakliyeciler bulundu bir baktim ışınlanır gibi tasiniyoruz. e hani kahvalti?
neyse hizlica toplanmaya basladik, bir taraftanda hammallarla para mevzusunu konusuyoruz. bi sekilde anlastik. parca parca esyalari asagiya indirdik baktikki bizim tutugumuz nakliye kamyonu gidiyo. elde esyalar kalakaldik. adam parayi az bulmus arkasina bile bakmadan kaciyor.
saskiniz!
sonra tanidiklar... manidiklar... bulduk baska birini. bi taraftan hammallar soylenmeye baslayip esyalari hafiften ite-kaka goturmeye basladilar. gerildik biraz ama agzimizi acmiyoruz yeterki gitsin su esyalar. sonunda 1. kamyonu yukledik. yeni evden tel geldi "aman ön kapidan gelmeyin yangin cikti 4 itfaiye var giremezsiniz garaj kapisindan dolasin..." Haydaaaa!
e buda tamam. ilk posta gitti. biz asagiya indirdigimiz esyalarin basinda guruldayan bagirsaklarimizin senfonik edasinda bekliyoruz. ve sonunda dayanamayip bi kosu gidelim bakkala diye birbirimizin kanina girdik. donuste ne gorelim koskoca bir yolcu otobusu durmus, icinden soforun karisi, kizi, cocugu inmis bizim esyalardan kendilerine biseyler seciyolar. "dayi napiyosun sen?" dedik "abla ben attiniz sandim" dedi. "aldin mi bisey.. yok bi tek fritöz. tüüü serefsiz ver lan onu geri!!! abla valla pardon" vs. gittiler.
ve biz yine saskiniz.
eski ev universitenin karsinda oldugundan yoldan gecen universite ogrencileri aynaya falan bakiyo yok sehpayi elliyo vs. bizde satilik diyoruz hammallarin gozunu doyurabilmek icin. ilerleyen saatlerde 2. partide gitti.
artik yeni evdeyiz.
adamlar evin dublex oldugunu gorunce yok biz 1 kat daha cikmayiz diye tutturdular. hammallarin cenesinden sikilan ev arkadaslarim adamlari kovup esyalari kapinin onunde biraktirdilar. allahtan birkac parca bisey kalmisti ve aralarinda camasir makinesi yoktu:)
simdi butun esyalar salonda, eve attik ya gerisini bi sekilde yapariz diyerek yattik. sabah ise gitmek icin kalktim ve kabusun bitmedigiyle yuzlesip kosar adim ciktim. e hani bugun 19 mayisti? hani biz bostanci sahildeki etkinliklere bakacaktik... hani emre aydin? hani nev? vs...
fin.

11 Mayıs 2008

hayis dedi ki...


dün eve geç saatte girdim, telefonumun SESİ AÇIK MI DEĞİL Mİ bakmadan öylece bir yere fırlatıp güncel gerintilerimden sıyrılmak babında sessizce bütün odaları tek tek dolaştıkdan sonra mutfağa gidip, midemden gelen kazıntı seslerini susturmak mutfakla savaştım savaşın sonunda kazandığım ganimetlerim kazıntı sesini çıkartmakdan kurtulmuş olduki savaş sonu temizliğini yine bir sonraki savaşa bırakarak evin bütün ışık kaynaklarını kapattım sadece karanlık ve hoparlörlerde pink floyd... en yakın yere oturup gözlerim açıkken karanlığın içinde uyku kendi gelsin girsin içime diye bekledim bütün gece... sabah uyanıp uyanma ertesi devinimlerimi yapıp dışarı çıkmaya hazırlanmak ne garip bir haldirki ben bunları yaparken telefonun çaldığını fark ettim. geceden gelen içhuzurumu kaybetmeden ve beni neyin aradığına bakmadan telefonun iki insanın sesli iletişim kurmasını sağlayan o sihirli tuşa hafifçe basmakla başladı bütün gece görmem gereken içimi doldurması gereken ve sonuna kadar uzak kalmak istediğim kabus.kabusun kim olduğu ne olduğunu ne dediğinin hiçbir öneminin olmadığını; bütün gece, insanların her an her saniye iletişim kurmasına olanak sağlayan icadın o muhteşem tuşuna basmadığım sorusuydu. siyah mat bir perde (sakinliktir içimdeki bütün siyah perdeler sessizliğime dolanmış huzursuzluğuma engel olan)bütün etrafımı kaplamış iletişim aygıtmıda dışarda bırakmış olacak ki yine ve yeniden perdeyi aralayan kolumu ve kolumun devamındaki elimin içindeki o bağırtıyı parmaklarımın arasından flu bir şekilde kaydığını gördükden sonra tekrar evimde kalmam gerektiğini fark ettim ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve ve .
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...